Prof. Dr. Bülent Cavit Yüksel

REKTUM KANSERİNDE GÜNCEL TEDAVİ

Kalın Bağırsak gastrointestinal sistemin son 145-150 cm’lik kısmını oluşturur. Bu da kendi içinde kalın bağırsak(kolon) ve son 15-18 cm’lik kısım rektum olarak isimlendirilir. Rektum dışkıyı depolayan ve gerektiğinde boşalmasını sağlayan esas organdır.

Bu kanserlerle ilgili olarak en bilinmesi gereken durum önlenebilir olması ve erken evrede yakalanması durumunda tam iyileşme sağlanabilecek bir hastalık olmasıdır.

 

REKTUM KANSERİ NASIL BAŞLAR?

Genel görüş kanserin polip zemininden başladığı şeklindedir. Eğer polip aşamasında tespit edilip kolonoskopi ya da diğer endoskopik cihazlar ile çıkarılması durumunda tümörün yayılımı durdurulabilmektedir. Bu nedenden dolayı bu kanserler önle bilir kanserlerdir.

Hangi yollarla yayılır

1- Kan yolu ile uzak organlara

2- Lenfler yolu ile

3- Direkt olarak komşu organlara

4- Bağırsak duvarını aşarak karın zarına yayılabilir.

Kimler risk altındadır

Kesin neden bilinmemekle beraber yaşla artış göstermekte. Neredeyse %90’ını 50 yaş üstü görülmektedir. Son yıllarda 50 yaş altı grupta sıklığın artışı dikkat çekmektedir. Ailede kolon-rektum kanser hikâyesi varsa ya da ülseratif kolit gibi inflamatuvar bağırsak hastalığı olanlarda daha erken yaşta görülebilmektedir.

Hangi belirtiler ile başvurur?

Tümörün yerleşim yerine ve evresine göre semptomlar oluşur. Sıklıkla kanla karışık dışkılama şikâyeti gözlenir. Hastalar dışkılama alışkanlıklarında değişiklikten, sıklıkla kabızlıktan şikâyet ederler. Dışkılama sonrası rahatlayamama, karın ağrısı ile aşırı gaz ve şişkinlik diğer belirtilerdir. 

  • Kansızlık, halsizlik, devamlı yorgunluk
  • Dışkılama alışkanlıklarında değişim
  • Dışkıya kan bulaşması
  • Dışkının incelmesi
  • Makattan kan gelmesi
  • Karın ağrısı
  • Şişkinlik, aşırı gaz
  • İshal ve kabızlık atakları
  • İzah edilemeyen kilo kaybı

Rektal Kanser Tanısı için Yapılan Testler Nelerdir?

Fizik muayene ve tıbbi öykü

Rektal tuşe

Kolonoskopi: Rektum ve kolonun iç bölgesinin detaylı incelenmesinde halen altın standarttır.

Biopsi: Hücre ya da dokuların mikroskop altında kanser belirtileri açısından değerlendirilmek üzere çıkarılmasıdır. Rektum Kanseri

TEDAVİ

Rektum kanserinin tedavisinde 100 yıllık bir değişimden bahsedilse de son 20 yılda tedavi bambaşka bir boyut kazanmıştır. Bölgenin etrafı tamamen kemik, damar ve sinir ağıyla çevrili olması ve dışkılamayı kontrol eden sfinkter yapılarına komşuluğu cerrahiyi bir o kadar zorlu hale getirmektedir. Ayrıca rektumun dışkılama görevini yapıyor olması ve hastanın tedavi sonrası bu bölgeyi en konforlu şekilde kullanabilme isteğinin olması bir diğer büyük zorluktur.

Tedavi hastalığın evresine ve hastanın özelliklerine göre planlanır. Tedavi cerrah, onkolog, radyolog ve radyasyon onkologun ön planda olduğu, multidisipliner ekipçe tartışılmalı.  Bu ekibe ek olarak gastroenterolog, psikiyatrist, diyetisyen ve stomaterapiste de önemli görevler düşmektedir.

Bu anlayış çerçevesinde tedavide amaç

1-Onkolojik prensipler çerçevesinde hastayı kanserden kurtarmak ve/veya kontrol altında tutmak

2-Hastayı ameliyat öncesi döneme en yakın hayat kalitesine ulaştırmak

Medikal onkolojinin ve radyasyon onkolojisinin rektum kanser tedavisinde katkısının artması ile tedavi seçenekleri hasta temelli değişkenlikler kazanmıştır. Cerrahi öncesi verilen kemo-radyoterapi tümör büyüklüğünü ve genişliğini gerileterek lokal kontrolü daha iyi hale getirmiştir. Bu anlayışla;

Tedavi organ koruyucu ve/veya sfinkter koruyucu anlayış üzerine oturmaya başlamıştır

  • Eğer tümör anal bölgeye yani çıkıma yakın ise ve ameliyat öncesi verilen kemoradyoterapiye klinik olarak tam yanıt verdi ise yani alanda gözle görülür bir tümör artığı kalmadı ise bu hastalarda ‘organ koruyucu’ seçenek tedavi algoritmasında yer almıştır. Bu seçenekte hasta ameliyat edilmeden yakın takipte izlenmektedir.
  • Tümör yeterinde küçük ve derin tabakalara yayılmadı ise seçili tümörlerde TAMIS(transanal minimal invaziv cerrahi) yöntemiyle anal bölgeden girilerek sadece tümörün olduğu alan çıkarılır.
  • Yukarıda bahsedilen seçeneklere uygun olmayan hastalarda total mezorektal eksizyon (TME) ameliyat tekniği ile tümörlü alan rektum ve etrafında onu besleyen mezenter ile beraber çıkarılır. TME yapılırken ya sfinkterler korunarak yapılacak ya da korunmadan abdominoperineal eksizyon(APR) yöntemi denilen, bütün rektum ve anüsü komple çıkaran ve hastayı kalıcı kolostomiye mahkûm eden yöntem tercih edilir.

Kalıcı kolostomiden hasta nasıl kurtarılır?

Cerrahi tedavinin en can alıcı kısmı kalıcı kolostomi gerektiren hastalar. Güncel tedavi algoritmasında son 20 yılda oluşan devrimsel dönüşüm hastaları kalıcı kolostomiden kurtarabilir mi? Büyük bir oranda evet.

Gelişmiş ülkelerde dahi rektum kanserinde kalıcı kolostomi oranı değişkenlik göstermektedir. Asya toplumlarında düşük iken batı toplumlarında özellikle ABD gibi ülkelerde bu oran%25-40 arasında olabilmektedir. Bunda hastanın anatomik yapısı etkili olmaktadır.

Ancak bu oran ‘centers of proficiency’ olan yani yeterlilik merkezi şeklinde çalışan merkezlerde  %2-3’e kadar düşürülebilmektedir. Bu merkezlerde güncel teknolojinin sunduğu her türlü ekipman bulunmalı. Cerrahın konuya özgü çalışıyor olması gerekmektedir. Açık, laparoskopik ve robotik cerrahi merkezde uygulanıyor olması başarıda etkili gözükmektedir. Ayrıca TaTME(Transanal Total Mezorektal Eksizyon) ve intersfinkterik rezeksiyon gibi son derece zor ve teknik ameliyatları merkez portföyünde bulundurmalıdır. Özellikle robotik cerrahinin zorlu ve derin pelviste daha iyi diseksiyon yapabilmesi ve bunu transanal yolla karşılayan TaTME ameliyatının hibrid şeklinde kullanılması sfinkter koruyuculuk oranın en istenen seviye çekebilmektedir.